HARAMEYN HİZMET KÜLTÜR VAKFI KAMUOYU DUYURUSU
Diyanet İşleri Başkanımızın 24 Nisan günü îrâd ettiği Cuma Hutbesindeki:
"Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesi. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikâhsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz, bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim." diyerek Kur'an emrini bildiren sözleri; bu milletin inancına, imanına hürmetsiz ve ahlaksızlığı, çirkefliği hürriyet olarak takdim etmeye çalışan bir kısım kesimlerce seviyesizce eleştirilmiş ve de bu had bilmezliğin üstüne bir de suç duyurusunda bulunulmuştur.
Evvela: Herkes bilir ki Kur'an-ı Hakim, bütün bu fenalıkları, günahları, ahlâksızlığı, rezaleti, fesat ve fitneyi imha edecek nurdur. Ve pek iyi biliriz ki, hakikî irşad âlimleri enbiyanın vârisleridir. Bu zatlar da kendilerine miras kalan va'z u nasihatı, Kur'ân-ı Mübînin emirlerine göre yaymakla mükelleftirler.
Kur'an-ı Kerim'de zina ile alakalı takriben 15 kadar ayet bulunmakta; eşcinsellik gibi bir sapkınlık içinse; toplum hayatına verdiği zararlar anlatılmak üzerine 1 surenin tamamı bu şe'ni fiile ayrılarak lanetlenmektedir. Resul-i Ekrem Aleyhisselatü vesselam Efendimiz de yüzlerce hadis-i şerifleriyle tüm insanlığı fıtratına aykırı olan bu sapkınlıktan sakındırmıştır. Bu sebepledir ki Diyanet İşleri Başkanımız dinin temel hükümlerini bu dine inananlara ilan ve i'zaz etmektedir. Din-i İslam'ı ve toplumu bozan, zehirliyen, aile saadetini yerle bir eden en tehlikeli fiiller ki "Ekberü'l-kebâir ve mûbikat-ı seb'a tâbir edilen günahlar yedidir: Katl, zina, şarap, ukuk-u vâlideyn (yani kat-ı sıla-i rahim), kumar, yalancı şehadetlik, dine zarar verecek bid'alara taraftar olmaktır." (Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası, s.353) gibi hayat-ı içtimaiyeyi dinamitleyen fiillerden yine bu dine tâbi olanlara duyurmaktadır.
Bu milletin ekseriyetinin dini inançlarıyla alakalı verilen dini hükümleri, din hürriyeti serbestliği kanunlarına binaen sadece bu dine inananları bağlayacağından, bu dinden olmayanları ilgilendirmemesi gerekir. Hal böyleyken, Allah'ımızın hükmü değil de hutbeyi verenin kendi fikriymiş gibi fikre ve fikir sahibine terbiyesiz cümlelerle saldırmak, suç duyurusunda bulunmak ve bu bir hürriyetmiş gibi sunmak nasıl bir aymazlık ve saygısızlıktır.
Muhterem vatansever, Allah'ına ve mukaddesatına bağlı necip Türk Milleti!
Şu korkunç küfür propagandasına körpe Müslüman Türk çocuklarının temiz ve saf dimağlarını senelerce tahrip ederek felce uğratan korkunç din düşmanlarının akıttığı zehirlere bakın. Allah'ın emirleri, Kur'ân-ı Azîmüşşânın hikmetleri gençlere anlatılmaz, bildirilmezse, propaganda suçtur diye menedilirse, ahlâksızlık, iffetsizlik, köksüzlük, fuhuş, zina, katil suçlarının önüne geçmek yalnız ceza kanunlarıyla kabil midir? Komünizm gibi (benzer inançsızlık sistemlerinin, zayıfların hakkını hukukunu düşünmeyen; sadece kendi zevkine odaklı, bir dakikalık zevki için mesut bir ailenin hayatını bile yerle bir edebilen) bütün dünyayı tehdit eden bu erzel âfetin, gizli ve âşikâr, seri ve sinsi tahribatını tamamen neyle önlemek mümkündür? (Tarihçe-i Hayat 659) Elbette ki, bu rezil fiiller olmadan vicdanlara seslenerek, sakındırmakla, önleyici bu gibi tedbirlerle olacaktır.
Biz de diyoruz ki:
Böyleyken Kur'an'ın ve Hz. Peygamberimizin (asm) verdiği hükümlere hakaret eden, inançlarımızı hiçe sayan, fütursuzca bu vatanın dindar milletine karşı ayrımcılığı ve nefreti körükleyici beyanlarla provokatif ve hukuk skandalı bir açıklamada bulunan Ankara ve İzmir Baroları hakkında suç duyurunda bulunuyoruz. Bu vatanın Mahkeme ve Savcılarını göreve davet ediyoruz. Bu hususta gereken cezanın verilmesini adalet savunucusu resmi vazifeli kurum ve kuruluş ve onların temsilcilerinden bir an önce istiyoruz.
İlk sözümüz gibi son sözümüz de Kur'an'ındır; Kur'an'dandır, Kur'an'adır: "Onlar ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktır. "
(Saff - 8) Diyanet Vakfı Meali